Bir çocuk psikiyatristi olarak yardımcı olmaya çalıştığım anne baba ve çocukların gerçek deneyimleri çoğu zaman düşündürücü ve öğretici olmuştur. Bir anne “Keşke çocuklar kullanma kılavuzları ile doğsalar” demişti. Oysa ki bir çocuk yetiştirmek en karmaşık araçları kullanmayı öğrenmekten çok daha zordur ve sürprizlerle doludur.
Bu köşenin hedefini öğrendiğimde ilk aklıma gelen şey bunun çok da kolay olmayacağıydı. “Kahve Molası” okurlara olumlu mesajların verildiği, bir anlamda umut veren bir köşe olarak planlanmıştı. Umutlu olmak güzeldi ve aslında hem bir çocuk psikiyatristi hem de günümüzün zor dünyasına bir çocuk getirme hazırlığı içinde olan bir anne adayı olarak benim de biraz umuda gereksinimim vardı. Ama bu umut sadece iyi şeyler olacağını umarak beklemek anlamına gelmemeliydi. Çocuk sahibi olmaya karar verirken “Biz bir doğuralım nasıl olsa o da kendine bir yol bulur” rahatlığını vermemeli, bireyi tembelleştirmemeli, mücadele gücünü azaltmamalı tam tersine kendi güçlerini harekete geçirmek için uyarıcı nitelikte olmalıydı.
Peki bir anne babanın çocukları adına geleceğe umutla bakabilmesi nasıl sağlanabilir? Öncelikle gerçekçi olmak ve çağımızda çocuk yetiştirmenin zor olduğunu kabul etmek gerekiyor. Tüm anne babalar çocuklarını mutlu, başarılı, çevresiyle iyi ilişkiler kurabilen, sorumluluklarını bilen, ahlaklı bireyler olarak yetiştirmek istiyorlar ama bunu nasıl başarabileceklerini bilmiyorlar. Kendilerine yol göstermeye çalışan düzinelerce kaynak, televizyonlarda, gazete ve dergilerde çeşitli uzmanların verdiği bilgiler, aile büyüklerinin, arkadaşların önerileri ile kuşatılmış durumdalar. Bunların çoğu da birbiriyle çelişen bilgiler içeriyor ve kafalar daha da karışıyor. Çocuklar nasıl yetiştirilmeli ? Çocuğunun kullanma kılavuzu ile doğmuş olmasını dileyen anne örneğinde olduğu gibi belki de herkes sihirli tek bir formülün peşinde. Gerçekten ideal bir yol var mı ? Tek bir kullanma kılavuzu hazırlamak mümkün mü ? Kuşkusuz hayır ! En baştan kabul edilmesi gereken bir diğer gerçek de her çocuğun kendine özgü olduğudur. Aslında her çocuk kendisine özel bir kullanma kılavuzu ile doğar, anne babalık sanatı ise çocuğun verdiği bu mesajları doğru biçimde algılayıp ona uygun tutumlar belirleyebilmektir. “Ben bu işi çok iyi biliyorum” diyen en deneyimli anne babanın bile yeni bir çocukla birlikte öğreneceği çok şey vardır. İlk hedef çocuğu keşfederek, onun doğasına uygun bir yol çizmeye çalışmak olmalıdır. Bunu başarabilmenin tek yolu ise ona zaman ayırmaktır. Görüştüğüm anne babalar en fazla zamansızlıktan yakınıyorlar ama günlük televizyon izleme sürelerinin ortalama dört saati bulduğu bir ülkede zamansızlığı anlamak pek de mümkün görünmüyor. Çocukla birlikte çizilecek olan yolun sevgi ve disiplin gibi temel taşlarını kuşkusuz anne baba döşeyecektir. Bu temel taşlara ve bu yolda en sık düşülen tuzaklara gelecek sayılarda değineceğim.
Çocuğun bu yolda nasıl ilerleyeceğini belirleyecek olan en önemli etken ise ona sunulan ortamdır. Değerli hocam Atalay Yörükoğlu’nun bir konuşmasında dile getirdiği “Çocuklarınızın ruhsal açıdan sağlıklı büyümesini istiyorsanız tek bir şey yapmanız yeter, eşinizi mutlu edin.” önerisinin ne kadar doğru olduğunu çevremdeki ailelerde görebiliyorum. Gerçekten de yetiştiği ortamda sevgi ve saygı olduğu sürece çocuk onunla birlikte çizilen bu yolda ilerleyecektir. Çünkü çocuklar davranışları görerek öğrenirler, öğütlerle değil. Şüphesiz arada sorunlar çıkacak ya da yoldan sapmalar olacak ama sonunda çocuk yine yoluna dönecektir. Önemli olan en zor dönemlerde bile kendimize ve çocuğa inanmaktan vazgeçmemek yani umudumuzu kırmamaktır.
Umutlu olmak bir anlamda çalışmak, emek vermek ve uğraşmak değil midir ?
Uzm. Dr. Özlem Sürücü